4 Eylül 2022 Pazar

yokluğun sızısı


Hayat devam ediyor. Ne güzel cümle, değil mi? İçinde sonsuz umut var sanki... Sahi, hayat gerçekten devam ediyor mu? Ediyorsa bile nasıl ediyor ki? Eksiği kalmıyor mu hiç? Elbette kalıyor. Siz, hayatın nasıl devam ettiğini annesinin soğuk yüzünü son kez öpmüş çocuklarına sorun; ablası can çekişirken elinden hiçbir şey gelmese de dik durmaya çalışan kardeşine sorun, nişanlısını kaybettikten sonra aklına gelmesin diye hayatını öğrencilerine adayan öğretmene sorun, babasını hiç tanımadan amcasına baba demek zorunda kalan çocuklarına sorun, kendini çocuklarına hiç açıklayamamış hüzün bakışlı anneye sorun... Ne derler sizce? Hayat çok güzel devam ediyor mu derler, yoksa her mutlu ya da zor günde hayatın boşlukları yüzümüze vuruyor mu derler? Muhtemelen o boşluk hiç dolmuyor ama hayat kargaşasından aklımıza gelmiyor sadece, diyeceklerdir. Öyle de olmaz mı zaten; ne kadar zaman geçerse geçsin, geride kalanlar kaç yaşına gelirse gelsin o boşluğu kimse dolduramaz. Anne diye seslenmek ister insan fakat kendini duyacak birini bulamaz, ablama danışayım en iyisi der, ablasını bulamaz, arkamda dağ gibi babam var der, babasını bulamaz, sevdiği kadına çiçek götürmek ister, çiçeği bırakacağı tek yer taşında isminin yazdığı toprak yığınıdır. İşte o zaman burunları sızlar, içlerine buruk bir his dolar, gözyaşları kendini bırakıverir. Tekrar ayağa kalkarlar, hayat devam eder. Tabii buna devam etmek denirse...

seni yeniden görmek çok güzeldi

 bugün çocukluğumla buluştum. giderken ona bir buket çiçek aldım gördüğünde çok heyecanlandı ve "doğum günüm bile değil neden aldın...